O'NUN (SAV) ÖRNEK AHLAKI


Peygamberimiz'in Örnek Ahlakı

Müslümanların her konuda örnek alacakları insan, Peygamberimizdir. Çünkü Allah Teala, "Allah'ı ve ahiret gününü umanlar için, Allah'ın Resulünden örnek bir ahlak vardır." buyurmuştur.

Peygamber Efendimiz her türlü fazileti kendisinde toplamış bir insandı. Daha Peygamberlik kendisine bildirilmeden önce Mekkeliler onu böyle tanımışlardı.Sade bir hayatı vardı. Her işini kendisi yapar, misafirleri ağırlamaktan hoşlanırdı. Çok temizdi. Üstünü başını, elbiselerini, çevresini temiz tutar, herkese temiz olmalarını öğütlerdi. Her zaman dişlerini misvakla fırçalar, müslümanların da böyle yapmasını isterdi.

Güler yüzlü, tatlı sözlü idi. Nazik davranır, kimsenin gönlünü kırmazdı.Ağzından kaba ve çirkin bir söz çıktığı duyulmamıştır. Tutumlu idi.Malı gibi zamanını da boşa harcamaktan kaçınırdı.

İnsanlara karşı sevgi ve merhamet besler, herkes de O'nu severdi. Yollarda onlarla konuşur,şakalaşırdı. Çocuklarını,torunlarını sevgi ile kucağına alır, bağrına basardı. Düşmanlarına karşı bile merhamet göstermiş, Allah'a onları affetmesi için dua etmişti. Müslümanlara işkence yapan, kendisini öldürmek isteyenleri bağışlamıştı.

Çok cömert idi. Elinde olan her şeyi çevresindekilere dağıtır, fakirlerin yardımına koşardı. Adaletten ayrılmaz, herkese eşit davranırdı.Köle ve cariyelere "oğlum", "kızım"der, onların gönüllerini alırdı.

İnsanlar gibi hayvanları da sever ve onlara acırdı.Müslümanlıktan önce Araplar, hayvanlara çok eziyet ederlerdi. Onları ok atışlarında hedef olarak kullanır, ağır yük yükler, kızgın demirle dağlar, hatta canlı hayvandan et keser, pişirip yerlerdi. Peygamberimiz bu çirkin ve vahşice davranışları yasakladı. İnsanlara karşı olduğu gibi hayvanlara karşı da merhametli olunmasını isterdi. Kısaca o, bütün hayatı boyunca,Kur'an-ı Kerim'in müslümanlardan istediği ahlakı hayatı yaşadı. Böylece müslümanlara örnek oldu.

Sahabe-i Kiramın Üstün Ahlakından Örnekler

Peygamberimizi gören, Onunla konuşan ilk müslümanlara sahabi denilir. Peygamberimiz gibi yakın dostları olan sahabiler de üstün ahlak sahibi kimseler idi.

Mekkeli müslümanlar Medine'ye göç ettikleri zaman bütün mallarını Mekke'de bırakmış ve fakir düşmüşlerdi. Medineliler bu müslüman kardeşlerini evlerine aldılar. Yardım ettiler. Hatta tarla ve bahçelerine ortak etmek istediler. Mekkeli müslümanlardan biri de Abdurrahman b. Avf idi. Medineli Kardeşinin kendisine bağışlamak istediği malları kabul etmemiş, ondan borç alarak ticarete başlamış ve kısa zamanda zengin olmuştu. Sonra da bütün malını müslümanlara yardım için harcamıştı.

Halife Hz.Ömer, babası savaşta şehit düşen bir çocuğu kucağına almış seviyordu. O sırada yanında bir Şehre Vali olarak tayin ettiği bir adam vardı. Vali, Halifeden kucağındaki çocuğun başkasının çocuğu olduğunu öğrenince hayret etmiş ve, "Siz böyle yabancı bir çocuğu öpüp okşuyorsunuz; ben ise üç çocuğum var, bugüne kadar hiç birini böyle kucağıma alıp öpmedim." "Kendi çocuklarına acımayan, onları sevmeyen Allah'ın kullarını da sevmez ve onlara acımaz. Bu sebeple seni Valilikten alıyorum."

Bunlar ne güzel ahlaki davranışlardır.Böyle yüzlerce örnek bulmak mümkündürçBu örnekler bize sahabilerin Kur'an ahlakı ile ahlaklandıklarını göstermektedir.

Müslüman-Türk Büyüklerinin Üstün Ahlakından Örnekler

Türkler müslüman olduktan sonra büyük bir bağlılıkla İslam'a sarıldılar. Türk büyükleri de bu konuda Türk halkına örnek oldular. Selçuklu Devleti'nin kurucusu Tuğrul Bey:"Kendime bir ev yaptırıp da yanına bir cami yaptırmadıkça Allah'tan utanırım!" demiş ve İslamiyet'e bağlılığını göstermişti. Osman Gazi, misafir olduğu bir evde, duvarda asılı gördüğü Kur'an-ı Kerim'in karşısında, ona saygı göstermek için, sabaha kadar ayakta durmuştu. Adaletli idi. Herkesi korurdu. Oğlu Orhan Gazi, yoksullar için aş evi (imaret) yaptırmış onlara kendi eliyle yemek dağıtmıştı. Fatih'in hocaları Akşemseddin ile Molla Gürani'ye nasıl saygı gösterdiğini hepimiz biliriz. Herkesin kendisinden çekindiği Fatih, hocaları gelince ayağa kalkar, hürmetle onlara yer gösterirdi. Fatih adalet işlerine çok önem verirdi. Hiç kimseye haksızlık yapılmasına izin vermezdi. Bunun için hristiyanlar, davalarının Türk mahkemelerinde görülmesini isterlerdi. Kanuni devrinde askerlerimizin, düşman topraklarından geçerken, girdikleri bağdan üzüm alıp, parasını kütüklerine astıklarını tarihçiler anlatırlar. Bütün bunlar, Türk büyüklerinin, dinimizin emrettiği İslam ahlakınını benimsediklerini ve bunu halk arasında yaymaya çalıştıklarını göstermektedir.

Yorum Gönder

To Top