DÜĞÜNLERiMiZ NASIL OLMALI ?
HARAM-HELAL
0
Yorumlar
DÜĞÜNLERiMiZ NASIL OLMALI ?
Evlenmek, Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin hem kavlî, hem de fiilî sünnetidir. Evliliğe adımın en önemli safhasını ise düğün oluşturur. Nikâh akdi hukukun alanına girerken, düğün dinin kesin olarak haram kıldığı mahzurlu şeylerden uzak kalmak şartıyla geleneğin, örf-âdetin ve teamüllerin, kısaca sosyal ilişkileri düzenleyen kuralların alanında yer alır ve genel olarak keyfiyeti gelenek tarafından oluşturulur, düzenlenir. Bu bakımdan - temel ilkelere riayet etmek ve Kur’an ve Sünnete ters düşmemek şartıyla - bir düğün töreninin nasıl olacağını din veya hukuk kuralları değil, gelenek belirler. Bununla beraber, Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem’in sözlerinde ve fiillerinde düğünlerle ilgili bilgiler de mevcuttur. Şimdi başlıklar halinde kısaca bazı önemli hususları görelim:
Düğünü İlan Etmeli
Evet, düğünlerin en önemli fonksiyonlarından birisi ilân boyutudur. Nitekim Peygamberimiz aleyhissalâtü vesselâm: “Evliliğin alâmeti nikâhın ilan edilmesidir.” (Nesâî, Nikâh, 72) buyurmuştur. Dolayısıyla düğünler, evliliğin eşe dosta duyurulması ve çiftlerin beraberliğinin meşru bir beraberlik olduğunun ilân edilmesi gibi çok önemli bir görev eda eder.
Düğünler, insana bir milletin örfü ve kültürü hakkında bazı fikirler verir. O takdirde bizim düğünlerimize bakanlar bizim dinimiz ve örfümüz hakkında sağlam bilgilere ulaşamıyorlarsa demek ki o düğün başka milletlerin, kültürlerin düğünüdür.
Düğün Yeri
Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem “Düğünlerinizi mescitlerde yapınız” ( Feyzü’l-Kadîr, 2/11) buyurmuştur. Ancak günümüzde camiler, bir yanlış uygulama olarak bugün namaz kılmanın dışında her hangi bir faaliyet için kullanılmadığından dolayı, oralarda düğün yapmak mümkün değildir. Şimdilik sadece mevlit okutmakla iktifa edilmektedir. Öyleyse, bugün alternatif olarak düğün için uygun bir yer tercih edilmelidir. Bu yer, bir salon olabileceği gibi, uygun bir arazi de olabilir. Önemli olan husus kadın ve erkeklerin ayrı şekilde durmalarını temin edecek bir yerin ayarlanmasıdır.
Düğün Yemeği
Düğünlerde yemek vermek (velîme), sünnettir. Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, Abdurrahman bin Avf’ın (radiyallahu anh) üzerinde zâferân kokusu (düğünde sürülen koku) görünce sordu: “Bu ne hal?” Abdurrahman bin Avf (radıyallahu anh): “Bir kadınla bir miktar altın mehir karşılığında evlendim” dedi. Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem: “Allah mübârek eylesin. Fakat bir koyunla da olsa düğün ziyâfeti ver” buyurdu. (Müslim, Nikâh, 79, 80)
İbadet Neşvesinde, Bayram Tadında Bir Düğün
Efendimiz’in az önce naklettiğimiz “Düğünlerinizi mescitlerde yapınız” şeklindeki mübarek sözleri, düğünlerde nelere dikkat edilmesi hususunda önemli bir ölçüyü vermektedir. Demek ki, düğünlerimizi bile bir ibadet neşvesi içinde yapmak gerekiyor. Ne yazık ki bugün düğün salonlarında çalgılı, danslı, kadınlı-erkekli düğünler yapılmak suretiyle, dinin ortaya koyduğu prensipler ihlal edilmekte, aynı zamanda kültürümüze de ters olan bir kısım görüntüler oluşmaktadır. Evet, bu durum hem dinimizce hem kültürümüz açısından tecviz edilmemiş ve hoş görülmemiştir. Fakat üzüntüyle müşahede etmekteyiz ki muhafazakâr aileler bile düğün söz konusu olduğunda dinî ve örfî değerlerini unutarak tamamen başka kültürlerin tesirinde düğün yapmaktadırlar. Oysa İslam, sadece camide değil hayatın bütün safhalarında yaşanması gereken bir dindir. Eğlencelerimiz, hüzünlerimiz hep İslam televvünlü olmalıdır.
Yuva gibi cennet bahçesi olmaya namzet bir müesseseyi oluştururken, dinin ortaya koyduğu prensipler, o müessesenin temelini teşkil etmelidir. Diğer türlü, inanmış bir insan, kutsal bir yapıyı, yabancıların boyasıyla boyamış olur ki, bu da bir başkalaşmadır. Ve unutmamak gerekir ki, bir çeşit başkalaşan her çeşit başkalaşır. Zira başkalaşmanın sonu yoktur. Temeli, başkalaşma örnekleriyle atılan yuvaların, ne şekilde devam edeceğini tahmin etmek zor olmasa gerek.
Düğünde Neşelenmek
Dinimiz, Allah tarafından ortaya konulan ve her zaman ve mekanda insanın fıtratını gözeten fıtri bir sistemdir. Dolayısıyla insanın hislerini, arzularını tatmin edeceği meşru daireler teşkil etmemesi düşünülemez. Zaten harama ihtiyaç kalmayacak şekilde geniş bir helal daire teşkil etmiştir de. Düğünlerde eğlenme isteğine dinimizin getirmiş olduğu çerçeve de bunlardan biridir. Düğünlerimizin meşrû dairede olması demek düğünleri cenaze merasimine dönüştürmek demek değildir. Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, “Gayr-i meşrû birleşme ile meşrû evliliği birbirinden ayıran şey, def çalmak ve ilân etmektir” (Tirmizî, Nikâh, 6; İbn-i Mâce, Nikâh, 1896) buyurmuştur. Öyleyse, kadınlar ve erkekler karışık ve karşılıklı olmamak şartıyla düğünlerde örfte yer alan ve aynı zamanda dini hafife almayan, Müslüman kimliğini hafifleştirmeyen musikiler icra edilip çeşitli oyunlar oynanabilir, ilahi ve şiirler söylenip usulünce vakit geçirilebilir. Bunun yanında insanları tebessüm ettirip düşündürecek tiyatro oyunlarına ve skeçlere yer verilebilir. İnsanları düşünmeye sevk edecek ve onları bilgilendirecek kısa ve neşeli bir sohbet yapılabilir. Zira, o kadar insanın düğün vesilesiyle bir araya gelmesi, onlara bazı hususların kısaca da olsa hatırlatılmasına ve tebliğ irşada bir vesiledir.
Ayrıca, düğünlerimizde israftan, gösterişten uzak durulmalı, sade, kolay, mütevazı, herkese açık bir kutlama yapılmalıdır. Böylece bir taraftan iyi bir yuva kurarken bir taraftan da düğün vesilesiyle pek çok insanın bir araya gelip kaynaşmasına vesile olmuş oluruz.
Evet, düğünlerin en önemli fonksiyonlarından birisi ilân boyutudur. Nitekim Peygamberimiz aleyhissalâtü vesselâm: “Evliliğin alâmeti nikâhın ilan edilmesidir.” (Nesâî, Nikâh, 72) buyurmuştur. Dolayısıyla düğünler, evliliğin eşe dosta duyurulması ve çiftlerin beraberliğinin meşru bir beraberlik olduğunun ilân edilmesi gibi çok önemli bir görev eda eder.
Düğünler, insana bir milletin örfü ve kültürü hakkında bazı fikirler verir. O takdirde bizim düğünlerimize bakanlar bizim dinimiz ve örfümüz hakkında sağlam bilgilere ulaşamıyorlarsa demek ki o düğün başka milletlerin, kültürlerin düğünüdür.
Düğün Yeri
Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem “Düğünlerinizi mescitlerde yapınız” ( Feyzü’l-Kadîr, 2/11) buyurmuştur. Ancak günümüzde camiler, bir yanlış uygulama olarak bugün namaz kılmanın dışında her hangi bir faaliyet için kullanılmadığından dolayı, oralarda düğün yapmak mümkün değildir. Şimdilik sadece mevlit okutmakla iktifa edilmektedir. Öyleyse, bugün alternatif olarak düğün için uygun bir yer tercih edilmelidir. Bu yer, bir salon olabileceği gibi, uygun bir arazi de olabilir. Önemli olan husus kadın ve erkeklerin ayrı şekilde durmalarını temin edecek bir yerin ayarlanmasıdır.
Düğün Yemeği
Düğünlerde yemek vermek (velîme), sünnettir. Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, Abdurrahman bin Avf’ın (radiyallahu anh) üzerinde zâferân kokusu (düğünde sürülen koku) görünce sordu: “Bu ne hal?” Abdurrahman bin Avf (radıyallahu anh): “Bir kadınla bir miktar altın mehir karşılığında evlendim” dedi. Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem: “Allah mübârek eylesin. Fakat bir koyunla da olsa düğün ziyâfeti ver” buyurdu. (Müslim, Nikâh, 79, 80)
İbadet Neşvesinde, Bayram Tadında Bir Düğün
Efendimiz’in az önce naklettiğimiz “Düğünlerinizi mescitlerde yapınız” şeklindeki mübarek sözleri, düğünlerde nelere dikkat edilmesi hususunda önemli bir ölçüyü vermektedir. Demek ki, düğünlerimizi bile bir ibadet neşvesi içinde yapmak gerekiyor. Ne yazık ki bugün düğün salonlarında çalgılı, danslı, kadınlı-erkekli düğünler yapılmak suretiyle, dinin ortaya koyduğu prensipler ihlal edilmekte, aynı zamanda kültürümüze de ters olan bir kısım görüntüler oluşmaktadır. Evet, bu durum hem dinimizce hem kültürümüz açısından tecviz edilmemiş ve hoş görülmemiştir. Fakat üzüntüyle müşahede etmekteyiz ki muhafazakâr aileler bile düğün söz konusu olduğunda dinî ve örfî değerlerini unutarak tamamen başka kültürlerin tesirinde düğün yapmaktadırlar. Oysa İslam, sadece camide değil hayatın bütün safhalarında yaşanması gereken bir dindir. Eğlencelerimiz, hüzünlerimiz hep İslam televvünlü olmalıdır.
Yuva gibi cennet bahçesi olmaya namzet bir müesseseyi oluştururken, dinin ortaya koyduğu prensipler, o müessesenin temelini teşkil etmelidir. Diğer türlü, inanmış bir insan, kutsal bir yapıyı, yabancıların boyasıyla boyamış olur ki, bu da bir başkalaşmadır. Ve unutmamak gerekir ki, bir çeşit başkalaşan her çeşit başkalaşır. Zira başkalaşmanın sonu yoktur. Temeli, başkalaşma örnekleriyle atılan yuvaların, ne şekilde devam edeceğini tahmin etmek zor olmasa gerek.
Düğünde Neşelenmek
Dinimiz, Allah tarafından ortaya konulan ve her zaman ve mekanda insanın fıtratını gözeten fıtri bir sistemdir. Dolayısıyla insanın hislerini, arzularını tatmin edeceği meşru daireler teşkil etmemesi düşünülemez. Zaten harama ihtiyaç kalmayacak şekilde geniş bir helal daire teşkil etmiştir de. Düğünlerde eğlenme isteğine dinimizin getirmiş olduğu çerçeve de bunlardan biridir. Düğünlerimizin meşrû dairede olması demek düğünleri cenaze merasimine dönüştürmek demek değildir. Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, “Gayr-i meşrû birleşme ile meşrû evliliği birbirinden ayıran şey, def çalmak ve ilân etmektir” (Tirmizî, Nikâh, 6; İbn-i Mâce, Nikâh, 1896) buyurmuştur. Öyleyse, kadınlar ve erkekler karışık ve karşılıklı olmamak şartıyla düğünlerde örfte yer alan ve aynı zamanda dini hafife almayan, Müslüman kimliğini hafifleştirmeyen musikiler icra edilip çeşitli oyunlar oynanabilir, ilahi ve şiirler söylenip usulünce vakit geçirilebilir. Bunun yanında insanları tebessüm ettirip düşündürecek tiyatro oyunlarına ve skeçlere yer verilebilir. İnsanları düşünmeye sevk edecek ve onları bilgilendirecek kısa ve neşeli bir sohbet yapılabilir. Zira, o kadar insanın düğün vesilesiyle bir araya gelmesi, onlara bazı hususların kısaca da olsa hatırlatılmasına ve tebliğ irşada bir vesiledir.
Ayrıca, düğünlerimizde israftan, gösterişten uzak durulmalı, sade, kolay, mütevazı, herkese açık bir kutlama yapılmalıdır. Böylece bir taraftan iyi bir yuva kurarken bir taraftan da düğün vesilesiyle pek çok insanın bir araya gelip kaynaşmasına vesile olmuş oluruz.