RESUL'ÜN (SAV) BiR RAMAZAN GÜNÜ
ADABI
0
Yorumlar
"Her kim yalan söylemeyi ve yalanla iş yapmayı bırakmazsa, onun yeme-içmesini bırakmasına Allah'ın ihtiyacı yoktur."
Bu Ramazanı nasıl geçirmeliyim?..
Kuşkusuz birçoğumuzun zihnini kurcalıyor bu soru Ramazan heyecanı hissedilmeye başlandığından beri. Nelere dikkat edersek bu Ramazan'ı kilo almayarak atlatabileceğimizden denize hangi şartlarda girersek orucumuzun bozulmayacağına dek çeşitli konulardaki tartışmalara daha Ramazan ayını karşılamadan basın yoluyla şahit olduk. Peki, tüm bunların ötesinde orucun asıl manevi atmosferine girebilmek için ne yapmak lazım?.. Bir Ramazan gününü nasıl geçirmek lazım?..
Bu soruları yönelttiğimiz Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İbrahim Hatiboğlu, günümüzde orucun artık sadece yeme ve içmeden uzak durma gibi tek bir boyuta indirgendiğini dile getirdi. Ancak bunların oruç ibadetinin sadece görünen boyutunu teşkil ettiğini ve Ramazanın asıl ruhunu yakalamak için örnek alınması gereken yegâne kişinin Hz. Peygamber olduğunu söyledi.
"Yegâne Örneğimiz Hz. Muhammed"
Prof. Dr. İbrahim Hatiboğlu ayrıca şunları kaydetti: "Hayatımızın her aşamasında ve her hususta bizler, hatta insanlık için vazgeçilmez örnek Sevgili Peygamberimizdir. Ramazan gün ve gecelerinin ihyasında da bizim için yegâne örnek O'dur. Zira Peygamber Efendimiz biz müminlerin varlık sebebidir. Efendimiz'in Ramazan'daki gece ibadetini, uzun uzun dualarını, az konuşup çok tefekkür etmesini, Kur'ân okumasını, itikâfını, umresini, verdiği sadakaları vb. daha ziyade arttırmasını Rabbi ile birlikteliğini sonsuzlaştırma aracı kıldığı şeklinde değerlendirmeliyiz."
"Bizim orucumuzla Ehl-i Kitap'ın [Yahudi ve Hristiyanlar] orucu arasındaki fark, sahur yemeğidir"
Hz. Peygamber'in Bir Ramazan Günü
Biz de bu noktadan hareketle Hz. Peygamber'in sahurdan teravihe bir Ramazan gününü nasıl geçirdiğini ana hatlarıyla belirlemeye çalıştık.
Sahur
Hz. Peygamber, bir Ramazan gününü mutlaka sahur yaparak başlatırdı. Sahur yapmanın faziletine ve bereketine dair Hz. Peygamber bir hadisinde "Bizim orucumuzla Ehl-i Kitap'ın [Yahudi ve Hristiyanlar] orucu arasındaki fark, sahur yemeğidir" buyurarak sahuru, Müslümanlar için ayırt edici bir özellik olarak vurguluyor. Hz. Peygamber'in sahur yemeğinde zaman zaman misafir bulundurduğunu da çeşitli hadislerden öğreniyoruz. Hz. Peygamber'in sahurla ilgili önemli bir uygulaması da sahur yemeğini geciktirmesi ve bunu tavsiye etmesidir.
Niyet
Hz. Peygamber'in oruç tutarken vazgeçmediği uygulamalardan birisi de oruca niyet etmesidir. Niyet edilmeden tutulan hiçbir orucun, oruç sayılmayacağını beyan etmiştir. Ayrıca sahura kalkmanın da oruca niyet sayılacağı belirtilmekte...
İmsak-İftar Arası
Hz. Peygamber'in, oruçlu olduğu günlerde günlük işlerini ve diğer ibadetlerini aksatmadığını kaynaklar bize aktarıyor. Ancak Ramazan günlerinde müminleri, sözgelimi gıybet ve yalan söyleme gibi, bazı konularda her zamankinden daha çok uyardığını şu hadisinden öğreniyoruz: "Her kim yalan söylemeyi ve yalanla iş yapmayı bırakmazsa, onun yeme-içmesini bırakmasına Allah'ın ihtiyacı yoktur."
Allah'ım Sen'in rızan için oruç tuttum, Sen'in verdiğin rızkla orucumu açtım, kabul et. Sen dualarımızı işiten ve kabul edensin.
Hz. Peygamber'in imsak ve iftar arası en çok dikkat ettiği hususlardan biri de bedensel temizlik... Ağız ve diş temizliği için misvak kullandığını, ayrıca sıcak yaz günlerine denk gelen Ramazan aylarında serinlemek için başına su döktüğünü hadislerden öğreniyoruz.
İftar
Hz. Peygamber sahur yemeğini ne kadar geciktirmeye gayret ettiyse iftarını açmak için de o kadar acele etmiş ve akşam namazını kılmadan önce orucunu açmıştır. Ayrıca Hz. Peygamber'in tatlı bir yiyecekle, özellikle de hurmayla orucunu açtığı bilinmektedir. Hurma bulamadığı zamanlarda ise orucunu suyla açmış ve böyle yapılmasını tavsiye etmiştir.
Hz. Peygamber'in, orucunu açarken ettiği dua ise şu şekildedir: "Allah'ım, senin rızan için oruç tuttum, senin verdiğin rızkla orucumu açtım, kabul et. Sen dualarımızı işiten ve kabul edensin."
Teravih
Hz. Peygamber, Ramazan akşamlarını özellikle teravih namazı kılarak geçirmiş ve ashabını da bu namazı kılmaya teşvik etmiştir. Hz. Peygamber, teravihi kimi zaman cemaatle kimi zaman da tek başına kılmıştır. Teravihi cemaatle sürekli kılmamasının sebebi olarak da bunun zorunlu bir ibadet olarak yerleşmesini istemediği, zira ümmetine ağır geleceğini düşündüğü yorumu yapılmaktadır.
Hz. Peygamber'in Ramazan'a dair uygulamaları tabi ki sadece bunlardan ibaret değildi. İtikaf ve fitre başta olmak üzere bu aya mahsus çeşitli ibadetleri bizzat yerine getirmiş ve tavsiye etmişti. Bu konulara ise daha geniş biçimde önümüzdeki günlerde uzmanların görüşlerinden hareketle yer vereceğiz.