DARBE YAHUT DİN İSTİSMARI
GÜNCEL
0
Yorumlar
- Sorunlu din algısına sahip olan gruplar, tarih boyunca Hz. Peygamber’in hayatını, ashabı, önemli tarihî şahsiyetleri ve dinî nasları istismar etmekte bir beis görmemişlerdir. Bu çerçevede ayet ve hadislerin kişilere işaret ettiğinin ifade edilmesi, metinlerin bağlamından koparılması, grup liderinin Hz. Peygamber’le, bağlılarının ise ashabla kıyaslanması sıklıkla karşılaşılan bir durumdur.
Darbecilik; yönetimi, şöhret ve yönetme hırsı, kişisel çıkar, ideolojik ya da dinî amaçlarla meşru olmayan yollardan elde etme yöntemidir. Modern dünyadan darbelerin uluslararası bir boyuta sahip olması da kaçınılmazdır.
Ülkemizde geçmişte meydana gelen darbeler, genellikle Kemalist bir kimliğin arkasına saklanılarak yapılsa da din, engellenmesi gereken bir tehlike olarak istismar edilmiştir. Darbeciler, hakaret ettikleri, küçümseyerek ve ötekileştirerek muhatap dahi kabul etmedikleri dindarları engellemeyi meşruiyetlerinin temeli olarak sunmuşlardır.
Son olarak ülkemizin karşı karşıya kaldığı 15 Temmuz 2016 darbe girişiminde ise, darbecilerin dinî aidiyetlerinin, motive edici baş etken olduğu ifade edilmektedir. Hukukî süreç tamamlandığında tablo daha da netleşecektir. Ancak son darbe girişimi, kişilerin dinî bağlılık ve aidiyetlerinin nasıl bir yapıya sahip olduğunun sorgulanmasına vesile olacak gibi görünmektedir. Nitekim bugün tartışılan söz konusu aidiyet kişinin kendisini göreviyle değil, grup hiyerarşisi çerçevesinde şekillenen bir sistemin içinde konumlandırmasına sebep olmaktadır. Bu da kişiyi açıkça suç olan eylemleri gözünü kırpmadan yapabilecek duruma getirebilmektedir. Sorunlu olan bu din algısının Müslümanlar tarafından geciktirilmeden, ciddi bir şekilde tartışılması zaruridir.
Bağlılarına cinayet işlettirebilecek kadar bağlılık tesis etmiş olan grupların din algılarının yüceltme,gizem, mutlak itaat, seçkinlik, gizlilik, takıyye, ortama göre tavır takınma, algı inşası, tarihî kişilikleri ve dinî nasları istismar ve sahip olunan imkânların gayrimeşru yollarla grubun çıkarına uygun olarak kullanılması dikkat çeken özelliklerdendir. Grup liderinin ve bağlılarının psikolojisi, ayrı bir bahis konusudur. Ayrıca örgütsel yapıda ileri gelenlerin düşünceleri ve ilişkileri buradaki gözlemlerimizin dışındadır. Zira bu tip gruplarda ciddi bir hiyerarşi bulunmaktadır. Gruba mensup olanların hepsinin konumu ve rolleri aynı değildir.
Grup liderinin “metafizikle ilişki kurduğu” şeklinde ifade edilebilecek bir inanç, problemli din algısının temelini oluşturmaktadır. Yüce Allah’la ya da Hz. Peygamber’le teması olan mübarek bir zatın her söylediği değerlidir. Bu sebeple söylediği her şeyde bir hikmet arama ve teslimiyet, ona diğer insanlardan farklı bir otorite sağlamaktadır. Söylediği yanlış dahi olsa sorgulanamaz. Ancak muhatabı kendi anlayışını sorgulayabilir.
- Yüceltilen insanın her sözünde ve davranışında ilahî bir işaret arama, ona anlamlar yükleme sıradanlaşmaktadır. Öte yandan insanların bağlılığını arttırmak için Allah Rasûlü (sav)’nün ziyaret hikâyeleri kurgulanmakta ve anlatılmakta, rüyalar iz bulmak için önemli bir bilgi kaynağı olarak kullanılmaktadır. Batınîlik ve batınî yorumlar, bu grupların temel özelliklerindendir.
Siyasî ve sosyal olaylarda ortaya konan refleks, tutumların sorgulamadan itaat etme kültürü çerçevesinde şekillenmesinden kaynaklanmaktadır. Öte yandan bu grupların çabuk organize olabildikleri de bir gerçektir. İslâm, ancak ilahî emirlere uygunluğu söz konusu olduğunda itaati emrederken, insanların sorgulamayacak şekilde yetiştirilmeleri ve sorgulamaya teşebbüs edenlerin bünye dışına atılması itaat kültürünü pekiştirmektedir.
Grup mensuplarının sadece kendilerini doğru yolda görmeleri, gruplarını başka gruplardan ayırmaları ve kendi aralarında kuvvetli bir dayanışma olması da dikkat çeken bir özelliktir. Tüketilen gıda, giyilen marka, okunan kitap, alışveriş yapılan market, gönderi için tercih edilen kargo şirketi gruba bağlılığın sosyal ve ekonomik yansımalarıdır. Bu, aynı zamanda grubu önemli bir ekonomik güç haline getirmekte, bundan yararlanmak isteyen insanların grupla ilişki kurmasına vesile olmaktadır.
Grup mensupları içindeki hiyerarşi, bir gizlilik de gerektirmektedir. Bu sebeple gruptaki herkes birbirini tanımamakta, herkes tanıması gerektiği kişiyi tanıyabilmektedir. Öte yandan gruba mensup olmayanlara yönelik de gizlilik önemlidir. Gizlilik, doğal olarak takıyyeyi meşrulaştırmakta ve bir davranış biçimi haline getirmektedir.
- Gizlilik ve takıyye, ortama göre tavır takınmaya ve münafıkça bir tutuma yol açar. Takıyye eleştirilen bir davranış şekli olsa da gizlilik onu zorunlu hale getirmekte, kişi rahat bir şekilde yalan söyleyebilmektedir. Bu da kişilik problemi yaşayan insanların ortaya çıkmasına sebep olur.
Gerek lider ve gerekse grup bağlılarıyla ilgili algı inşası önemlidir. Grubun gücünün olduğundan fazla gösterilmesi ihmal edilmemesi gereken bir husustur. Böylece hem grup mensuplarının bağlılığı pekiştirilmekte hem de başkalarının gruba kazandırılması mümkün olmaktadır.
Sorunlu din algısına sahip olan gruplar, tarih boyunca Hz. Peygamber’in hayatını, ashabı, önemli tarihî şahsiyetleri ve dinî nasları istismar etmekte bir beis görmemişlerdir. Bu çerçevede ayet ve hadislerin kişilere işaret ettiğinin ifade edilmesi, metinlerin bağlamından koparılması, grup liderinin Hz. Peygamber’le, bağlılarının ise ashabla kıyaslanması sıklıkla karşılaşılan bir durumdur.
Dinî grup kimliğiyle ortaya çıkan bazı yapılara mensup insanlar, bulundukları konum ne olursa olsun bütün imkânları grubun çıkarına kullanırlar. Bu durumda suistimal, meşru bir tavır gibi görünür.
Gizlilik ve takıyye, ortama göre tavır takınmaya ve münafıkça bir tutuma yol açar. Takıyye eleştirilen bir davranış şekli olsa da gizlilik onu zorunlu hale getirmekte, kişi rahat bir şekilde yalan söyleyebilmektedir. Bu da kişilik problemi yaşayan insanların ortaya çıkmasına sebep olur.
Öte yandan çıkar ilişkisi bu grupları çeşitli odaklar tarafından kullanılmasına açık hale getirmektedir. Karşılıklı çıkar ilişkisiyle açıklanan ve meşrulaştırılan tutumlar, zamanla grubun savrulmasına da sebep olur.
Son ilahî mesajı ve bu mesajın pratiği olan Son Elçi’nin uygulamasını esas almayan her dinî yapı suistimale ve saptırmaya açıktır. Müslümanın kendisini grup kimliğiyle ifade ederken bunlara dikkat etmesi gerekir.