KANAAT
İMAN
0
Yorumlar
حدثنا أحمد بن يونس حدثنا أبو بكر حدثنا أبو حصين عن أبي صالح عن أبي هريرة : عن النبي صلى الله عليه و سلم قال ( ليس الغنى عن كثرة العرض ولكن الغنى غنى النفس )
Ebû Hüreyre’den (ra) rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Gerçek zenginlik, mal çokluğu değil, gönül tokluğudur.” (Buhârî, Rikak 15; Müslim, Zekât 130)
Bütün kadim öğretilere göre dünya, durulacak ve yerleşilecek bir yer değil, öte âlemlere bir köprüdür. Yine de büyük bir hırsla mal ve mülk edinmek, daha çok biriktirmek istiyoruz. Daha çoğa sahip olmakla adeta ölüme bir iksir bulacağımızı sanıyoruz. İçinde yaşadığımız çağda yetinme hissini kaybettik, kanaat kelimesi neredeyse kayıplara karıştı. Ruhumuzdaki boşluğu daha çok tüketerek kapatabileceğimizi sanıyor, mutluluğun yolunun harcamaktan geçtiğini sanıyoruz. Hâlbuki insana mutluluk veren değerler satın alınamaz. Onları gidip bir mağazadan alamazsınız.
Sevgiyi, dostluğu, aile hayatının zevklerini, sevdiklerimizle ilgilenmekten ya da sıkıntı içindeki bir komşuya yardım etmekten gelen tatmini, iyi yapılan bir işten gelen öz saygıyı, iş arkadaşlarımızla veya başka insanlarla kurduğumuz iyi ilişkilerden edindiğimiz memnuniyeti, takdiri, huzuru mağazalardan satın alamıyoruz.
İnsan yetinmeyi bilirse maddi hırslar içinde ruhunu kaybetmez. Maddiyatçı arzuların kölesi olmamak için, gönlü tokluğun zenginliğine talip olmamız gerek. Kanaat, yetinmeyi bilmektir.
Aslında hayatın huzur ve mutluluğu, bu şekilde paraya tebdil edilemeyen, parayla değiş tokuş edilemeyen değerlerde saklı. Mutluluk elde etmek için kullanılan yöntemler, onun kaçmasına da yol açabilir. İnsan yetinmeyi bilirse maddi hırslar içinde ruhunu kaybetmez. Maddiyatçı arzuların kölesi olmamak için, gönlü tokluğun zenginliğine talip olmamız gerek. Kanaat, yetinmeyi bilmektir.
Hikmet ehlinden birine, ‘Niçin gamlanmıyorsun?’ diye sorulduğunda şöyle demiş: ‘Çünkü yitirdiğimde beni gamlandıracak bir şey edinmedim.’ Kanaat duygusu bizi daha fazlasını istemekten alıkoyar. Böylece sahip olduğumuzu sandığımız şeylerin günü gelip de bize sahip olmasını engeller. ‘Ne mutlu o kimseye ki, hiçbir şeye sahip olmamıştır ve hiçbir şey tarafından sahip olunmamıştır.’ İnsan, edindiklerinin sadece kendi gayretiyle değil bir lütufla olduğunu bilirse, sahip oldukları tarafından sahip olunmaz. Zaten o zaman bir sahiplik iddiasında da bulunmaz. O zaman bilir ki para onun değil, o paranın efendisidir ve maddi değerler, sadece, başka insanların mutluluğu için infak edilebildiği oranda işe yarar. Hırs ve tamahkârlık, hem gezegenimizi hem de kişisel hayatlarımızı çoraklaştırıyor. Böyle bir çağda kanaat bizi insanlıktan alıkoyacak tuzaklara karşı bir zırhtır. ‘Yeter’ demeyi bilen insan, erdemli bir insandır.
Gönül tokluğu, zenginlik olarak insana yeter.